Dünyanın İlk Yıldız Mimarı: Mimar Sinan

Şehrini Tanı

Fotoğraf: Banu Dal

Dünyadaki önemli gazetelerden biri olan New York Times’da, Mimar Sinan (1490-1588) ile ilgili yayımlanan bir makale de “Dünyanın ilk yıldız mimarıdır ve Michelangelo ile karşılaştırmak Mimar Sinan’a haksızlık olur” denilmiştir. Makalede, mimarlık tarihçisi Doğan Kuban’ın, “Mimar Sinan, çağının Öklidi’dir” sözlerine de yer verilir.[1]

1557 yılından bu yana, İstanbul’ da yaşanan deprem sayısı seksenin üstündedir. “İstanbul’da, ne zaman ki Mimar Sinan’ın eserleri yıkılır, o zaman, taş üstünde taş kalmayacaktır” yorumuyla, Mimar Sinan’ın eserlerindeki sağlamlık vurgulanır. Uzmanlar, Mimar Sinan’ın, mimari yönünden daha çok bilimi-matematiği üstünde durulması gerektiğini belirtmektedirler.

Mimar Sinan; elli yıllık baş mimarlık yaptığı süre içinde, aklı şaşırtan sayıda eserler ortaya koyarken, bir yandan da önceki dönemlerde yapılmış eserleri onarmıştır. Ayasofya’yı yıkılmaktan kurtarmıştır.

“Hadi gel yıkalım şu Süleymaniye’yi desen,

İki kazma kürek, iki de ırgat gerek,

Ancak hadi gel yapalım şunu geri desen,

Bir Sinan, bir de Süleyman gerek”

Mehmet Akif Ersoy’un bu dizeleri, yapmakla yıkmak arasındaki farkı ne de güzel anlatmış!

Şehrini TanıFotoğraf: Semra Şevki

Mimar Sinan, anılarını, Sai Mustafa Çelebiye yazdırmıştır. Vefat edince, Süleymaniye Külliyesi içindeki Mimar Sinan Türbesi’ne defnedilmiştir. Türbenin yanında yer alan Mimar Sinan'ın eviyle, sıbyan mektebi günümüze ulaşmamıştır.

Yaşam öyküsünü kendi ağzından anlattığı, Tezkiretü’l- Bünyan isimli kitapta, mimarlık bilgisinden söz eder: “Ustamın eli altında, tıpkı bir pergel gibi bir ayağım sabit olarak, merkez ve çevreyi gözlemledim. Sonunda yine tıpkı bir pergel gibi yay çizerek, görgümü artırmak için diyarlar gezmeye istek duydum” Pergelle ilişkisi öylesine ileridir ki “Pergel gibi hareket ederim” diyen Mimar Sinan’ın mezarı, Süleymaniye Cami’nin iki yanından sokak geçen ve birbirini V harfi gibi kesen köşesindedir. Dikkatlice bakıldığında, V harfinin bir pergelin iki ucu olduğu görülür. 

Sadeliğiyle dikkat çeken Mimar Sinan Türbesi’nin penceresi üstünde; Osmanlı biyografi yazarı, nakkaş Sai Mustafa Çelebi’nin yazıtı, Mimar Sinan’ın yaşamını anlatan içeriktedir.

Birçok eserinde ismi görülmezken, Büyükçekmece Köprüsü üzerinde kazılı olan mührü, alçakgönüllü kişiliğini kanıtlamaktadır. Mührün de şunlar yazar:

“El-fakirul-Hakir Ser Mimaranı Hassa”

(Değersiz ve muhtaç kul, Saray özel mimarlarının başkanı)

Üç yüzden fazlasının İstanbul’da olduğu eserlerinin etkileyiciliği, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun dizelerine şöyle yansımıştır:

Fotoğraf: Banu Dal

“İstanbul deyince aklıma,
Koca Sinan gelir.
On parmağı on ulu çınar gibi.
Her yandan yükselir”

Koca Sinan, eserleriyle ilgili bir değerlendirmede “Şehzade çıraklık, Süleymaniye kalfalık, Selimiye de ustalık eserimdir” diyecektir.  1543-1548 yılları arasında yapılan Şehzade Camisi, İstanbul’daki ilk eseri olarak kabul edilir. Selatin camisi olduğundan, devlet kasasından harcama yapılarak değil, padişahın kişisel servetiyle inşa edilmiştir.

Rengârenk çinilerle dolu olan Şehzade Camisi içinde; Şehzade Mehmet, Şehzade Cihangir, İbrahim Paşa, Rüstem Paşa ve Hümaşah Sultan’ın türbesi yer almaktadır. Şehzade Camisi’ne gitmek kolaydır, İBB binasının karşısında bulunmaktadır.

Valide-i Atik Külliyesi, Mimar Sinan’ın son eseridir. Üsküdar’ın en yüksek tepesine, 1570-1579 yılları arasında inşa edilmiştir. Kurucusu, 2.Selim’in eşi Nurbanu Sultan’ın günahtan kaçınan bir insana dönüştüğü söylenir.

Şehrini TanıFotoğraf: Banu Dal

Önceleri denizden görülebilen külliye, şimdilerde yüksek binaların arasında görünmez olmuştur. Külliye içindeki kütüphane, Osmanlı’da, bir kadının, ilk kez bir kitaplık oluşturması açısından önemlidir. Bir dönem yoksullara yardım için kullanılan külliye, kimi dönem hastane, kimi dönem de mapushane olarak kullanılmıştır. Toptaşı Mapushanesi’ne bırakılanlar arasında, Necip Fazıl Kısakürek, Yılmaz Güney, Rıfat Ilgaz, Neyzen Tevfik, Nihal Atsız, Nazım Hikmet gibi isimlerden söz edilmektedir. Atik Valide Külliyesi, asırlık çınarların gölgesinde dinlenebileceğiniz, kitabınızı okuyabileceğiniz bir huzur bahçesidir. Toptaşı Meydan sokağına gidilerek külliyeye erişilebilir.

Şehrini TanıFotoğraf: Banu Dal

İstanbul’un incilerinden bir başka Mimar Sinan eseri, Rüstem Paşa Kervansarayı’dır. Karaköy’de, Galata Bedesteni’nin arkasında bulunmaktadır. Kanuni’nin damadı, sadrazamı olan Rüstem Paşa’nın, 1561 tarihli vakfiyesinde, yapının ismi “Kurşunlu Han” olarak geçmektedir. Kervansaray, 1550-1554 yılları arasında, 13. yy’dan kalan bir katedralin temelleri üzerine inşa edilmiştir.

Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi, Beşiktaş’ta, Sinan Paşa Camisi karşısında bulunmaktadır. Osmanlı’nın ilk kaptan-ı deryasının türbesini, 1542 yılında, Mimar Sinan yapmıştır. Savaş dehasıyla, denizcilik bilgisiyle tarihe geçen Barbaros Hayrettin Paşa, öldüğünde denizin sesini işitebileceği bir yere gömülmek istemiştir.

Mimar Sinan’ın eserleri deyince Nazım Hikmet’in “Kan Ter İçinde” şiirinden dizeler gelir aklıma. Yapılar, türkü söyler gibi yapılmaz. Bu iş zordur. Usta mimarların başı Mimar Sinan, zorlukları yenip aşkla yaratmıştır eserlerini, bayram yeri gibi cıvıl cıvıl bir yürekle yaşamıştır.

[1] http://www.radikal.com.tr/kultur/dunyanin-ilk-yildiz-mimari-1090727/

Metin: Sadife İlen Lima

-->