Geçmişten Günümüze İstanbul'da Yeni Yıl

İstanbul'da Yeni Yıl

Yeni yılın gelişini kutlamak, her şeye baştan başlamak ama bu kez daha iyi olacağını umut ederek başlamak değil mi? Belki de yeni yıl, zamanın bizlere “Tamam, bu yıl böyle geçmiş olabilir, hani geleceğe dair planların vardı ya işte sana bembeyaz bir sayfa! Haydi, şimdi yeniden başla!” deme şekli. Bugün, sevdiklerimizle bir araya gelmek için de önemli bir fırsat. 2020’nin gidişini, dışarıdan misafir konuk etmeden ya da dışarıya çıkmadan, kendi kendimize kutlayacak olsak da bu “Ben orada yokum ama yüreğim seninle” mesajı vermeye engel değil. O günü, o zamanı hatırlatacak anlamlı bir hediye için de fabrikasyon ürünlere gerek yok. El emeği, göz nuru ufak bir hediyelik eşya yeterli oluyor. 

Kadın Emeği Pazarıİstanbul Gönüllüleri tarafından Beşiktaş Meydanı’nda hayata geçirilen Kadın Emeği Pazarı da  birbirinden güzel el emeği ürünlerini tüketici ile buluşturdu. Bu yıl 14-31 Aralık günleri arasında Kadın Emeği Pazarı’nda sadece alışveriş yoktu. Üreticiye manevi destek, emek gösteren herkese sağlanacak atölyeler ile sürdürülebilir hale getirildi. Bu yıl, Kadın Emeği Pazarı’ndan alışveriş yapan herkes, hediye ettiği kişiyi değil, hediyeyi satın aldığı kişiyi de gülümsetti. Yeni yıl umutlarını ve neşesini tanıdık tanımadık herkese yaymak için güzel fırsatlar yaratılmış oldu.

Peki, bu yıla kadar sokaklara taşarak kutladığımız yılbaşını, İstanbul eskiden nasıl kutluyordu?

Osmanlı İmparatorluğu siyasi liderleri, 1829 yılında İngiliz büyükelçisi tarafından, Haliç’te bir gemide düzenlenen yeni yıl balosuna katılarak yılbaşı kutlamalarına ilk kez eşlik etmiş oldu. Bundan çeyrek asır sonra 1856 yılında Sultan Abdülmecid, Fransız büyükelçisi tarafından düzenlenen yeni yıl balosuna katıldı. Bu ve daha sonraki dönemlerde, İstanbul’un Müslüman olmayan halkının yaşadığı bölgelerdeki kutlamalara Müslüman halk da katılmaya başladı. Beyoğlu, daha bu dönemlerde yılbaşı kutlamak isteyen halka ev sahipliği yapıyordu. Burada, büyük şenlik yılda iki kez olurdu: Apakurya şenlikleri ve yılbaşı gecesi. Rum ve Levanten kesim yeniliklere ve eğlence yaşamına, şehrin kalan kısmındaki Hristiyanlardan daha açıktı. Batılılaşmaya yakın kişiler de yılbaşı akşamı Beyoğlu’na gelir ve eğlencelere katılırdı. 

İstiklal Caddesi İstiklal Caddesi’nde, şimdiki St. Antuan Kilisesi’nin olduğu yer 1871 yılında Konkordiya idi. 1906’da yıkılan, bahçeli tiyatro salonu ve birahaneden oluşan Konkordiya’nın fuayesinde özellikle yılbaşı geceleri kumar da oynanırdı. Kristal, Kafe dö Konsers, Lüksemburg kahvesi gibi mekanlarda da yılbaşı gecesinin şerefine oyunlar döndürülürdü. 1918-1920 yıllarında gerçekleşen İstanbul’un işgali döneminde, İstanbul’a Beyaz Ruslar geldi. O zamana kadar şehri tamamen kaplamayan eğlenceler ve kutlamalar gelişti. Saat 12.00 olunca ışıklar söndürüldü, limandaki vapurlar tam bu saatte düdüklerini öttürmeye başladı. Böylelikle o zamana dek yılbaşı eğlencesini çok da önemsemeyen, belki de haberdar bile olmayan diğer bölgelerde yaşayan halklar da bu eğlenceye katılmış oldu.   

1926 yılında Miladi Takvim kabul edilince, 1 Ocak günü yeni yılın ilk günü olarak kabul edildi. Ancak o zaman yılbaşı tatili yoktu. Tesadüf eseri 1926’yı 1927’ye bağlayan gün, hafta sonu tatiline denk geldi. O gün sabaha kadar süren eğlenceler tertiplendi. Elektrik İdaresi, saat tam 12.00’de tüm şehrin ışıklarını bir dakikalığına söndürdü. Böylece, sadece Beyoğlu’nda yapılan eğlence, tüm şehir hatta yurt sathına yayılmış oldu. Yılbaşı öncesi kitle iletişim araçları herkesi hazırladı, gazinolar balolar düzenlemeye, “Tayyare Piyangosu” çekilişlere başladı.  

Yılbaşında İstanbulİlk resmi yılbaşı tatili ise 1936 yılında gerçekleşti. 1935 yılında İnönü’nün imzasıyla TBMM’ye sunulan “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun Tasarısı” ile yeni yılın ilk gününün, 31 Aralık öğleden sonradan itibaren, 1 Ocak gününü de kapsayacak şekilde resmî tatil olması kabul edildi. O yıl, ertesi günün tatil olduğunu bilen halk, kendi bütçesi doğrultusunda çeşitli eğlenceler düzenledi. Beyoğlu’nda gazinolar bir sene içinde görmedikleri kadar müşteriyi bir gecede gördüler. Neredeyse yılın zararını karşılayacak şekilde satışlar gerçekleştirdiler. 1 Ocak günü akşama kadar İstanbul sokakları oldukça tenhaydı.

1938 yılbaşında ise, M. Kemal Atatürk, ilk kez yeni yıl tebriklerine cevap yayımladı. Cevap şöyleydi: “Yeni yıl münasebetiyle yurdun her tarafından vatandaşların yüksek duygularını ve samimi temennilerini bildiren telgraflar gelmektedir. Bundan mütehassis olan Atatürk, teşekkürlerinin ve saadet dileklerinin iletilmesini emir buyurmuşlardır”.

Şimdi hala yılbaşı zamanı Beyoğlu’na çıkan halkın neden oraya gittiği de daha net anlaşılıyor: Türkiye’deki yılbaşı kutlamaları neredeyse İstanbul Beyoğlu’nda doğmuş. Bundan yüz yıl önce de aynı bugünkü gibi coşkulu, eğlenceli ve neşeli organizasyonlar düzenlenmiş. Şimdi İstanbul’un her yerinde kutlamalar yapılıyor. Her mahalle, kendi komşuları ile birlikte dilediğince eğleniyor: Bazen evlerde, bazen mahallenin sokaklarında. Ertesi gün de ocağımız sıcacık olsun, içimizi ve birlikte yaşadıklarımızı ısıtsın dilekleriyle evlerimizde oturuyoruz. 

Bu yıl İstanbul meydanları sessiz ama biz umutsuz değiliz. Yılbaşı ile birlikte yeni yılın tüm güzellikleri beraberinde getireceğine olan inancımız tam. Bu inanç ve umutla yeni yılımız kutlu olsun!

 

-->