Türkiye’de resmi verilere göre, 200 binin üzerinde görme engelli birey yaşamaktadır. Özellikle Covid-19 salgını sürecinde görme engelli yurttaşların yaşadığı en önemli sorunlardan birinin de eğitime erişim sorunu olduğunu bilinmektedir.
Görme engelli öğrencilerin Covid-19 öncesinde özel eğitim okullarında ya da diğer öğrencilerle birlikte kaynaştırma sınıflarında eğitim alması yaşanan salgınla birlikte son buldu. Salgının başlamasından sonra ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde eğitim alan görme engelli öğrenciler yüz yüze eğitimden uzaktan eğitime geçmiş oldu.
İstanbul Gönüllüleri’nden “Gönüllü Okuyuculuk” Projesi
Gerçekleştirilen birçok proje ve etkinlik ile birlikte toplumun tüm kesimlerine dair çalışmalarımıza devam ederken, görme engelli öğrencilerin yaşadıkları zorlukları da unutmayarak derslerinde ve sınavlarında yardımcı olmak için Gönüllü Okuyuculuk Projesi'ni hayata geçirdik.
Proje, birbirini tamamlayan Ders Kitabı Okuyuculuğu ve Sesli Kitap Okuyuculuğu ile iki çeşit çalışmadan oluşuyor. Ders Kitabı Okuyuculuğu ile kamuya açık mekânlarda ya da Whatsapp, Zoom gibi platformlarda görme engelli öğrencilere birebir ders ve test kitapları okunarak LGS, YKS, EKPSS, ALES gibi sınavlara hazırlanmaları sağlanıyor. Sesli kütüphanelere gönüllü desteği vererek, ders ve test kitapları dâhil her tür kitabın seslendirilerek kaydedildiği Sesli Kitap Okuyuculuğu ile de Türkiye genelinde bütün görme engelli bireylerin yararlanmaları amaçlanıyor.
“Güzel Bir Tesadüf”
Türkiye’de 27 yıl süren öğretmenlik kariyerine İngiltere’de devam eden Meryem Doğan, pandemi sürecinde evinde karantina uygulamasındayken vaktinin bir kısmını gönüllü eğitim faaliyetleri yaparak değerlendirmek için bir arayışa giriyor. “Güzel bir tesadüf” diyerek projeyle tanışmasını aktaran Doğan; “Sosyal medyada bir paylaşımda Gönüllü Okuyuculuk projesini gördüm ve İstanbul Gönüllüleri’ne ulaştım. Gerekli görüşmelerin sağlanmasıyla proje grubuna dâhil olabileceğimin bilgisini aldım” dedi.
Gönüllü Okuyuculuk Projesi kapsamında ilk çalışmasını 10 yaşında bir kız öğrenciyle gerçekleştiren Meryem Doğan, “Yaz tatiline kadar bir kaç ay süren kısa bir çalışma dönemi idi ama ilk tecrübem olduğu için beni çok etkiledi.” dedi ve şöyle devam etti: “İlk öğrencimle başlangıç dersimizi sanırım hiç unutmayacağım. Pandemiden dolayı okulların kapandığı zamanlardı. Öğrencinin annesi okuldayken yarıda kalan konulardan devam edebilir misiniz dedi ve ben de tamam dedim. Konu ışıktı. Hiç ışık algısı olmamış bir çocuğa ışığı, görme eylemi üzerinden anlatmak çok zor olacaktı."
Farkında Olduğumu Sandığım Bir Gerçek
İlk işleyecekleri konunun karşısında şok geçirdiğini aktaran Meryem Doğan, “Aslında farkında olduğumu sandığım bir gerçeğin, görme engelli olmanın tam olarak ne olduğunu sanırım o zaman anladım. Bize çok basit gelen şeffaf, ayna, yansıma gibi kavramların bazılarımız için kolay-zor olması bir yana, hiç tecrübe edilmemiş olması nasıl bir şey olabilir, bunun üzerine günlerce düşündüm. Nasıl açıklayabilirim bilemedim ve örnekler araştırdım. Bazı derslerde başından sonuna kadar gözlerimi kapatarak anlattım. Anlatırken aynı zamanda söylediklerimi, kendimi onun yerine koyarak kafamda canlandırmaya çalıştım.” dedi.
“Hissetmek İçin Görmek Zorunda Değilim”
Gönüllü Okuyuculuk Projesi'nin kendisine çok büyük katkılarının olduğunu ve katılan öğrencilerinin de bu süreçte olumlu gelişmeler gösterdiğini söyleyen Meryem Doğan, “Ben görme engelli kavramını biliyordum ve çok zor bir durum diye düşünüyordum ancak o insanlarla gerçek anlamda hiç empati kurmadığımı bu projeyle anladım. Kendi adıma bu çocuklarla birlikte olmak bana çok ciddi bir farkındalık kazandırdı. Gördüğüm gibi değil, görmediğim şekliyle de düşünebilmeyi öğreniyorum. Ayrıca bu çocuklarımızın ne kadar azimli olduklarını, durumlarıyla ne kadar barışık olduklarını ve kabullenip önlerine baktıklarını görüyorum. Başarmak konusunda, hedefler belirlemek konusunda gören bir insandan daha çekimser değiller. Onları bekleyen yolun zorluklarını biliyorlar ve buna rağmen yapacaklarına inanıyorlar. Ben öğrencilerime de katkı sağladığımı umuyorum.” dedi ve ders işleyişlerine dair şu bilgileri aktardı; “Sadece biyoloji dersi değil, bazı zamanlarda çeşitli konularda sohbetlerimiz oluyor. Örneğin yurt dışı eğitim onların hedefleri arasında neden olmasın? Elimden geldiğince onların ufkunu açacak farklı konulardan bilgileri de paylaşmaya çalışıyorum. Ama en güzeli, bir araya geldiğimizde paylaştığımız keyif. Yaklaşık 6 aydır birlikte çalışıyoruz. Bazılarının yüzünü, fotoğrafını bile görmedim ama bunun bir önemi olmadığını biliyorum. Öğrendiğim en güzel şeylerden biri budur; Hissetmek için görmek zorunda değilim.”
“İstanbul Gönüllüleri O Kadar Güzel İşler Yapıyorlar Ki…”
Katıldığı Gönüllü Okuyuculuk Projesi'yle gönüllü öğretmen olarak öğrencilere konuları seslendiren ve test çözümlerinde yardımcı olan Meryem Doğan, vaktinin elverdiğince bu ve başka gönüllü çalışmalarda sürekli yer almak istediğini aktardı. “İstanbul Gönüllüleri o kadar güzel işler yapıyorlar ki, hem ihtiyacı olan pek çok insana destek sağlıyorlar hem de biz gönüllülere paylaşmanın mutluluğunu yaşama fırsatı veriyorlar.” diyerek İstanbul Gönüllüleri’nin özellikle görme engelli çocukların eğitimi alanında tüm toplumda ciddi bir farkındalık yaratmaya başladıklarını bildiğini aktardı ve “Bu çocuklarımızın halen devam eden eğitim materyali ihtiyacı, sınavlarda eğitimden geçmiş yetkin bir sınav okuyucusu ihtiyacı gibi pek çok kritik konunun önümüzdeki yıllarda tamamen çözülmesini sağlayacaklarına inanıyorum.” dedi.
2020’nin Engelleri Aşan Kadın Lideri
Gönüllü Okuyuculuk Projesi kapsamında gönüllü eğitmenlerimizin seslendirmesiyle sınavlarına hazırlananlardan biri de lise son sınıf öğrencisi Zülal Tennur. İki yıldır YGA gönüllüsü olarak birçok çalışmaya imza atan Zülal, change.org web sitesinde görme engelli bireylerin WeWalk akıllı bastona sahip olması için başlattığı kampanya ile 210 bin katılımcının desteklediğini alıyor. Microsoft tarafından 2020’nin Engelleri Aşan Kadın Lideri seçildiğini aktaran Zülal, “Şimdilerdeyse dünyanın ilk görme engelli nöropsikoloğu olmak için hayalimdeki üniversiteye hazırlanıyorum.” dedi.
“İkinci Bir Aile Buldum”
Gönüllü Okuyuculuk Projesi'ni mentorluk yaptığı çocukların ailelerinden duyduğunu aktaran Zülal, “Projeye dâhil olduğumda yalnızca gönüllü okuyucularla tanışacağımı sanıyordum ama bunların çok üzerinde bir şey oldu. İkinci bir aile buldum. Çok farklı kültürlerden gelen pek çok kişiyle tanış olduk; teyze, yeğen, abla, kardeş... Birbirimizden çok şey öğreniyoruz.” dedi ve şöyle devam etti; “Okuyucularım ve gönüllü öğretmenlerimin gösterdiği çaba paha biçilemez. Beni kızlarının yerine koyduklarını söylüyorlar. Keza ailem de beni onlara emanet ediyor. Bu karşılıklı güven sonucu oluyor. Gönüllü okuyucularımın bana ve aileme sağladığı destek sayesinde üniversiteye hazırlık sürecim su gibi aktı. Biz şimdi hem gönüllü öğretmenlerim hem de okuyucularımla yüz yüze bir araya geleceğimiz günlerin hayalini kuruyoruz.”