Adres: Mufassal Sokak, Cadde 34 Kadıköy/İstanbul
İstanbul’un sokak müzisyenlerini bilirsiniz değil mi dostlarım? Onlara bir tren istasyonu çıkışında, Beyoğlu’nun bir ara sokağında, Kadıköy’ün balık restoranlarının birinin önünde, Bahariye’de, İstiklal Caddesi’nde, Bakırköy Meydanı’nda rastlamışsınızdır.
Bir de Moda sahilinin hemen yukarısında, Mufassal Sokak, Cadde 34’de denk gelmişsinizdir. Eğlencesinin adabı, müzik emekçisinin nezaketi ve cadde halkının cömertliğiyle bilinen Cadde 34. Bir yılbaşı gecesi açıklanan bir haberle küçük ampullerinden yayılan sarı, kırmızı, mavi, yeşil, pembe ışıkları bir bir sönen…
Bir zamanlar Mufassal Sokak, Cadde 34’de roman müzisyenlerin kemanına yay çekişi ile darbukanın “düm tek tek” sesiyle kıvrılan beller, Moda sahilinde denizin tuzu ve rüzgârın tenine her değişiyle binlerce kez sarhoş olanların hep bir ağızdan söylediği şarkılar vardı. Cadde boyunca sabahtan akşama kadar müzik ve dans olur, boylu boyunca uzanan caddede beş yüz metre aralıkla farklı tarzlarda müzisyenler sahne açardı. Cadde 34, İstanbul’un ta kendisiydi. 1’den 56 numaralı binaya kadar, farklı demografik gruplardan bir araya gelmiş insanlar bu caddede yaşamlarını sürdürür, ortak dil olarak ise müziği kullanırdı.
Adeta bir Dostoyevski romanından fırlamış da günümüze gelmiş olan Fahrettin Abi de Cadde 34’ü kesen Mufassal Sokakta ailesiyle birlikte yaşıyordu. Fahrettin Abi her sabah, fabrikanın düdüğü (Telefonun çalar saatini fabrikanın zil sesi yapmıştı) ile yola koyulur, gün boyunca eşinin “cehennem sıcağı gibi” diye tasvir ettiği yerde on dört saat çalışır ve iş çıkışı servisinden iner inmez önce Cadde 34’e uğrardı. 1 numaralı binanın hemen önüne sahnesini kurmuş udi ile selamlaşır, şarkısına biraz eşlik eder, udinin yanına gelen kanun sanatçısının işaret parmağına taktığı mızrabını her kanun teline değdirdiğinde ise biraz daha demlenir ardından evin yolunu tutardı. Fabrikanın yorgunluğunu, geçim derdini ancak böyle ertelerdi. Hatta öyle ertelerdi ki bilirdi Cadde 34’ün ışıltısının altında geçim derdi büyük olan müzik emekçilerinin sıkıntısını. Cüzdanındaki paranın yarısını yol boyunca dağıtır, eve öyle girerdi. Fahrettin Abiden yaklaşık bir saat sonra, Çolpanlar Holding’in CEO’su Begüm Hanım, caddenin öteki ucunda belirirdi. Her akşam Mufassal Sokakta oturan ve emekli öğretmen olan annesi Nihal Hanım’ı ziyarete gelirdi. Begüm Hanım hiçbir müzik emekçisini es geçmezdi. Ancak müzisyenler arasında, Begüm Hanım’ın jazz ve etnik müzik yapan emekçilere biraz daha fazla bonkör davrandığı lafları da dolaşmaz değildi. Neticede herkes ekmeğinin peşindeydi.
Cadde 34’ün en gariban halli müzik emekçisi, elinde sazı ile Anadolu’nun ücra bir köyünden gelmiş Aşık Osman’dı. Tüm Cadde 34 sakinleri öyle severdi ki Aşık Osman’ı, köyde bıraktığı yavuklusu Elif’e daha erken kavuşsun diye bir keresinde hafta boyunca topladıkları yevmiyelerini bir solukta avcuna iliştiriverdiler. Cadde 34 ruhu böyleydi. Birlik beraberlik lafta değil, “vefa” ise onlar için sadece bir semt adı değildi. Müziğin bir araya getirdiği bir topluluk duyarsız olabilir miydi ki? Mesela, 28 numaralı binanın önünde, Begüm Hanım’ın annesi, emekli öğretmen Nihal Hanım’ın değişiyle “dıptıdıptıs” müzik yapan Dj Tonguç vardı. Mufassal Sokağı’nın ve Cadde 34’ün neşesi olan Tonguç, dediklerine göre bir gün sokakta işi bitince, ek iş olarak bir düğüne gidiyor. Düğün ahalisini öylesine coşturuyor ki damadın eniştesi elindeki meyve suyu bardağını dans ederken bizim Tonguç’un DJ set-up’ına boca ediyor. Haydi bakalım, Cadde 34 sakinleri ve müzik emekçileri bir hafta da Tonguç’un DJ set-up’ının tamir parası için çalışıyor.
Her biri şahsına münhasır olan Cadde 34 sakinleri ve müzik emekçilerinin bir yılbaşı gecesi açıklanan haberle müziği sustu. 2020 yılında ondan bire kadar sayıldı ve haber kanalları teker teker açıklama yaptı. “Covid-19 virüsü tüm dünyayı etkisi altına aldı.” Kalabalık caddelerde yürüyen birbirinden farklı insanlar, kırmızı ışıkta ellerinde marka kahve kupalarıyla karşıdan karşıya geçen beyaz yakalılar, sıkıştırılmış bilgisayar dosyası gibi sabahın altısında yola koyulmuş mavi minibüsün işçi sınıfı ve Mufassal Sokak, Cadde 34 sakinleri; huysuz, emekli bir teyzenin camdan sarkıp “Gidin kendi mahallenizde oynayın, şimdi polisi arıyorum!” haykırışı sonrası korkuyla dağılan çocuklar gibi hepsi evlerine dağıldı.
Korkmayın dostlarım hikâye böyle bitmedi! Yine bir yılbaşı gecesi haber kanalları birer birer açıkladı. “Sokaklar artık sizin, virüs bitti!” O anda Mufassal Sokak, Cadde 34’ün küçük ampullerinden sarı, kırmızı, mavi, yeşil, pembe ışıklar eski cömertliğiyle tüm sokağa yayıldı. Udi, Aşık Osman, Dj Tonguç ve tüm müzik emekçileri oradaydı. Fahrettin Abi ve Nihal Hanım camdan dışarıya baktı ve gülümsedi. Sonra tüm sokağa bir fısıltı yayıldı. Geçti, geçti…
Metin: Ece Poyraz
Fotoğraflar: Gülen Erendağ, Mine Tükle, Haldun Durukan