19. yüzyıl, Osmanlı tarihinde özellikle iktisadî açıdan Avrupa karşısında geri kalmışlığın fark edildiği ve bu durumu tersine çevirmeye yönelik siyasî, askerî, iktisadî ve sosyal alanlarda reformlara başvurulduğu bir dönem olmuştur.
Ekonomik anlamda gerçekleştirilen reformlardan en fazla öne çıkanı ise, fabrikalar açılması, limanlar yapılması, demiryolları inşası gibi büyük çaplı yatırımlarla iktisadî üretimin ve beraberinde de zenginliğin artırılması çabalarıdır. Bu büyük çaplı yatırımlardan biri de Tütüncü Mehmet Halis Efendi’nin Küçükpazar'da bir tütün dükkanı açması ve işlerin iyi gitmesiyle de Cibali’de bir tütün deposu ve fabrikası kurmasıdır.
Tütüncü Mehmet Halis Efendi’nin Cibali'de kurduğu fabrika ile ordunun tütün ihtiyacı karşılanır. Reji yönetiminin kurulması ve tütün alım-satım üretim ve vergilerinin bu idareye devriyle birlikte, Cibali Tütün Fabrikası’nı 95 bin altın karşılığında Reji yönetimine satılır.
Arşiv kayıtlarına göre, Cibali Tütün Fabrikası binası 1884’de II. Abdülhamid tarafından dönemin ünlü mimarı Alexandre Vallaury’e Reji idaresi adına yaptırılmıştır. Kurumsal hayatına 1884’de Fransız ve daha sonra Osmanlı yönetiminde başlayan fabrika, 1925’te millileştirilmesine kadar Fransızlar tarafından işletilmiş, sonrasında yeni kurulan Cumhuriyetin parçası olmuştur.
Emeğin mekanı, tütün kokulu kadın elleri ile yükselen Cibali Tütün fabrikası, Cumhuriyet döneminde mimarisi ve sosyal yönüyle oldukça dikkat çekicidir. Kendi güvenlik birimi, atölyeleri, sosyal tesisleri ve görevlileri, sağlık birimi, çocuk yuvası, yangın teşkilatı, sendikaları ve yemekhaneleriyle kendi kendine yetebilen, kendi başına küçük bir yerel yönetim niteliğindedir.
Kadınların üretime katılmasına öncülük eden yenilikçi fabrikalardan biri olan Cibali Tütün Fabrikası Fatma Nuriye adlı işçi kadınla patriyarka ve ataerkil sistemin kadına biçmiş olduğu role ilk başkaldırının sembolü niteliğindedir. Kadın işçiler ve erkek işçiler arasındaki ücret farklılığının giderilmesi adına baş kaldıran Fatma Nuriye şu cümleleriyle isyanını dile getirir.
“Her gün erkek işçilerle aynı safta ve aynı şartlar altında çalıştığımız halde yevmiyelerimizde bariz farklar var. Bir erkek işçinin yaptığı işi bilfiil biz de yaptığımız halde yevmiyelerimiz arasındaki pek büyük farklar neden ileri geliyor? Eğer hakikaten fark gözetiliyorsa Hükümet’i Cumhuriyetimiz meseleye el koysun ve erkek işçinin almakta olduğu ücreti biz de alalım, çünkü biz de aynı sınıfın birer ferdiyiz.”
O günlerden günümüze kadar uzanan bu yolculuk; öncülüklere ve beraberinde değişimlere şahitlik eden anlarla doludur.
Hatta öyle ki bu fabrika şarkılara da konu olmuştur. Aralarından en unutulmazı ise 1969 yılında Bora Ayanoğlu tarafından yazıp bestelenen Fabrika Kızı’dır. Klasikler arasında yer alan Fabrika Kızı, Alpay’ın sesiyle kolektif bilincimize öyle işler ki 53 senedir kadın emekçileri zihnimizde bir yerlerde her kutsadığımızda arka fonda çalmaya başlar.
Gün doğarken her sabah
Bir kız geçer kapımdan
Köşeyi dönüp kaybolur
Başı önde yorgunca
Fabrikada tütün sarar
Sanki kendi içer gibi
Sararkende hayal kurar
Bütün insanlar gibi…
Kuruluşundan 110 sene sonra kapatılan Cibali tütün fabrikası bir süre atıl vaziyette kaldıktan sonra 1997’de Kadir Has Vakfı’na kiralanır. Hayattaki en büyük arzusu bir üniversite kurmak olan Kadir Has’ın tutkusu, İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e geçişe şahitlik etmiş, ortak kültür hafızamızın en önemli sembollerinden birinde hayat bulur.
1994’te üretimin durdurulduğu Cibali Tütün fabrikasının yapısı, yıllar içinde çeşitli müdahaleler geçirir ve orijinal yapı planı değişir. Bilimsel restorasyon ilkeleri doğrultusunda 1998’de Mimar Mehmet Alper önderliğinde başlayan ve Europa Nostra Mimarlık Ödülü’ne değer bulunan restorasyon çalışmasıyla fabrika yapısı, özgün kimlik korunarak, çağdaş mimari eklerle donatılır ve 2002’de Kadir Has Üniversitesi olarak hizmete girer. Böylece bünyesinde halihazırda Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait yapı bileşenleri bulunduran bu binaya yeni bir kimlik daha eklenmiş ve yapıya sürdürülebilir koruma çalışmalarının özgün bir örneği olma niteliği kazandırılır.
Başlı başına bir endüstriyel miras abidesi olarak yaşamaya devam eden Cibali Tütün Fabrikası’nın yapısı, bu sayede değerini ve geleceğe hatırlatacaklarını koruyarak son derece zarif bir dönüşümden geçer. Sigara ve tütün üreten fabrikadan, nitelikli bilgi üreten bir üniversiteye dönüşür. Cibali Tütün Fabrikası, bu anlamda geçmişte olduğu gibi bugün de emeğin simgesi ve mekânı olarak tarihteki yerini alır.
Toplumda cinsiyet eşitliği ve cinsiyet temelli baskıyla mücadelede Kadir Has Üniversitesi; Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi ile cinsiyet eşitliği alanında disiplinler arası araştırma, öğretim ve kurumsal değişim için entelektüel bir merkez olmayı amaçlamakla Fatma Nuriye’nin başlattığı hareketi günümüz koşullarına taşımış olur.
Son olarak biz kadınlar;
Üretimin parçasıyız. Cibali’den çıkan Orhan Kemal’in Cemile’siyiz. Her dönemde olduğu gibi her işte emeğimizi sonuna kadar ortaya koyuyoruz. Bugün hala pek çok iş yerinde devam eden ücret eşitsizliğine baş kaldırıyoruz. Ataerkil sistemin kolumuza takacağı bilezikler yerine mesleğimizi altın bilezik ediniyoruz. Üreterek, çalışarak ve kazanarak mücevherlerimizi biz alıyoruz. Bugün hala devam eden toplumsal cinsiyet eşitliği adına mücadelemizi sürdürüyoruz