Yarımburgaz Mağarası

Şehrini Tanı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden BİMTAŞ’ın üç boyutlu tarama teknolojisiyle hazırladığı Yarımburgaz Mağarası’nın dijital planını Haziran ayında izledim.

Yüzlerce metre uzunluğundaki mağara heyecan vericiydi. Yarımburgaz Mağarası’nın ismini ilk olarak değerli bilim insanı Arkeolog Prof. Mehmet Özdoğan’ın ‘50 Soruda Arkeoloji’ kitabında okumuş, merak etmiştim. İncelediğimde mağaranın ziyarete açılması bir yana, temel muhafaza edilme yöntemlerinin bile uygulanmadığını öğrenmiştim. Zaman içinde mağaraya düzensiz ziyaretçiler girmiş, mağara film setlerinin uğrak yeri olmuş, defineciler rastgele kazılar ve dinamit kullanımıyla mağarada geri dönüşü olmayan hasara yol açmıştı. Talihsizlikler bununla bitmemiş, mağarada mantar üretilmiş, mağaranın girişi greyderle düzleştirilmişti. İhmal ve umursamazlık çıtası yükselmiş, mağaranın tepesine kaçak binalar inşa edilmişti. Günümüzde mağaranın tavanından akarak şelaleye karışan su içinde yüksek seviyede hastalık barındıran bakteri bulunması, binaların kanalizasyon sistemine bağlı bulunmadığı ve pis suyu mağaraya verdiğini belirtmektedir. Halbuki BİMTAŞ’ın girişimiyle de anlaşılmaktadır ki Yarımburgaz Mağarası birçok bilim dalını ilgilendiren doğal bir laboratuvar gibi eşsiz bir bilgi kaynağıdır.

ŞehirDoğa tarihi açısından alttan ikinci tabakanın 400.000 yıl öncesine tarihlendiği, en alt tabakanın ise yaklaşık 600.000 yıl öncesinden izler taşıdığı mağara, yüzbinlerce yıllık iklim ve coğrafi değişimin izinin sürüleceği, benzeri olmayan bir kaynaktır. Geçen zaman içinde mağaranın girişinin dolmamış olması bile büyük bir şans sayılmakla beraber, mağara katmanları arasında bulunan deniz dolgusu bir dönem mağaranın su altında kaldığına işaret etmektedir.

Sanat tarihi açısından mağara, 1994 yılında Fransa’da keşfedilen, sanat tarihinin başlangıcı sayılan, Chauvet Mağarası’na benzer bir potansiyel taşımaktadır.  Yarımburgaz Mağarası’nda kırmızı kille çizilen üç kayık resmi bulunmaktadır. Biri kürekli, biri yelkenli, biri yelkensiz ve küreksiz olan tekneler, Tunç Çağı’nın Giritlilerine atfedilmektedir. Gemilerden yola çıkarak mağaranın deniz ticaretinde kullanılan bir liman olması, üzerinde çalışılan teorilerden biridir.  Yarımburgaz Mağarası’nda, yontma taş dönemine ait eserler, ilk aletler bulunmuştur.

ŞehirBinlerce yıl içinde farklı medeniyetlere ait insanların ziyaret ettiği mağara, bir tarih tüneli gibi o dönemde yaşamış insanların yaşantılarına ışık tutmakta ve medeniyetin nasıl geliştiği konusunda eşsiz bilgiler sunmaktadır. Doğu ile batı arasındaki geçiş yolunda yer alan doğa mucizesi bu mağaranın bize aktardıklarını bilim insanları aracılığı ile anlamak, insanlığa ve gelecek kuşaklara karşı borcumuzdur.

Üzerinden geçmesi planlanan Kanal İstanbul Projesi için durmalı ve düşünmeliyiz. Telafi edemeyeceğimiz bu bilgiyi kaybetmeye değer mi? Çünkü bu sorunun cevabı, yüzlerce yıl sonra dönüp bizi değerlendirecek kuşakların sorusunun da cevabı olacak. 2020’li yıllarda İstanbul’da yaşayanlar yıkıcı barbarlar mıydı yoksa bilime, sanata değer veren uygar insanlar mıydı?

Metin: Pınar Yücel Sarı

-->